Kendi içinde tamamlanmış olmayan iki veya daha fazla insanın bir araya gelmesidir. Büyüyünce güçlü, sağlıklı ve tamamlanmış olabilmesi için ailesinin vermesi gereken bakımı alamadan yetişen bir çocuk; ebeveynlerinin bariz şekilde kendi hayatlarını kontrol edemediği ailede yetişen bir çocuk; kurban üçgeninin oynandığı ve herkesin bir noktada kendini kurban hissettiği bir ailede yetişen çocuk. Bunlar eş bağımlı ailelere örnektir. Daha sonra, bu çocuklar büyür (fiziksel olarak büyür ancak her zaman duygusal olarak büyümez) ve yine içinde, özünde eksik ve tamamlanmamış bir birey ile evlenir.
Eş bağımlı biri ve diğerleri arasındaki fark nedir? Ağaç iyi bir benzetme olabilir. Yan yana iki ağaç dikip onlara farklı davranırsanız, ikisi de farklı olarak büyüyecektir. Örneğin, bir ağaca gerekli tüm besinleri, su ve güneş ışığını verirseniz, bu ağaç sağlıklı olarak büyüyecek, serpilecek ve bol miktarda ürün verecektir. Diğer ağaç gerekli besinleri, gün ışığı ve suyu alamazsa, yine büyür ancak sağlam olmaz ve bol miktarda ürün veremez. Hiç besin alamazsa, kuruyacak ve yok olacaktır.
Eş bağımlı bir insan da gerekli besinleri almamış ağaç gibidir. Ne kadar az beslendiğinin seviyesi eş bağımlılık seviyesini belirler; kişinin uyuşturucu, alkol, yemek veya bir ilişkiye bağımlı olma seviyesini gösterir. Bağımlılıklar bu zemine dayanır. Bu, ağacın yıllardır bulamadığı besinleri sürekli olarak içine çekme çabasıdır. Sağlıklı bir ağaç gibi serpilebilsin ve bol miktarda ürün verebilsin diye çılgına dönmüş bir şekilde “gerekli maddelerin” arayışına girmektir.
Sağlıksız bir ağaç destek için başka bir sağlıksız ağaca yöneldiğinde, birbirlerine yaslanır ve çökerler. Eş bağımlı iki insanın evlendiklerinde başlarına gelen şey de budur. Birbirlerine daha da bağımlı hale gelecek ve birbirlerine yaslanmaya başlayacaklar. Yaslandıkça dalları birbirine o kadar çok girecek ki hangisinin hangisi olduğunu söylemek imkansız hale gelecek. Bireysellikleri bile o kadar birbirine karışır ki kendileri bile nerde başlayıp nerde bittiğini bilmezler. Ve neticede, ikisinin de ağırlığıyla biri veya her ikisi de çöker.
Eş Bağımlı İlişkiler:
◦ Birbirlerinden sıkılırlar
◦ Biri diğerinden vazgeçer
◦ Terk edilme korkusu veya alışkanlıktan birbirlerinden ayrılmazlar.
◦ Kin güder.
◦ Korkular büyür
◦ Can sıkıntısı gelişir
◦ Muhtaç hale düşer
Sağlıklı Bağlılık İçeren İlişkiler:
◦ Birbirlerine hayran olurlar
◦ Birbirlerine meydan okurlar
◦ Birbirlerini desteklerler
◦ Tercih ettikleri için bir arada kalırlar
◦ İki taraf büyümeye devam eder
◦ İkisi de daha çok özgüven kazanır
Zeynep KUT GÖKHAN
Nar Psikoloji
Psikoloji, davranışları ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bilim dalıdır. Aslında insanın yaptığı her şey bu tanımın içine girebilir. Davranış kişinin yaptığı ve herhangi bir yolla ölçülebilen her şeydir.
Zihinsel süreçler ise düşünme, hatırlama,hissetme gibi içsel olgulara işaret eder. Yani psikologlar konuşmak veya hareket etmek gibi sadece gözle görülebilir davranışları değil; duygu, algı, motivasyon, tutum gibi soyut ama dolaylı olarak ölçülebilen davranışları da çalışmaktadır. Davranışlar ve zihinsel süreçler sadece göz kırpmak kadar basit veya en zor matematik problemlerini çözmek kadar karmaşık olabilir. Dolayısıyla insanların yaptıkları, düşündükleri, hissettikleri hatta bedensel fonksiyonlarını sürdürmelerini sağlayan biyolojik aktiviteler bile psikoloji biliminin çalışma alanı içine girmektedir.
İletişim Bilgileri
Acıbadem, Acıbadem Cd. No:175, Daire:3, İstanbul,
Üsküdar